Mevcut belgelere dayanılarak Süryaniler tarafından kurulduğu anlaşılan Midyat ilçesinin adı, MÖ 9. yy Asur tabletlerinde ‘mağara kenti Matiate’ olarak tanımlanır. Midyat’taki ilk Hıristiyanlar mağaralarda yaşardı. Midyat tarih boyunca birçok kere kuşatılıp talan edilmiştir. Son olarak Birinci Dünya Savaşı’nın karanlık günlerinde kasaba sakinlerinin üçte biri yaşamını kaybetmiştir. Ancak 1930 yılından sonra kasaba yeniden canlanmış, kiliseler, evler ve bazı mekanlar onarılmıştır. Bundan sonra yerleşim düzeni zamanla oturmaya başlamıştır.
İlçenin deniz seviyesinden yüksekliği 1070 metredir. Mardin ilinin en geniş ve nüfus bakımından en kalabalık ilçelerinden biridir. İlçeye bağlı 43 mezra bulunmaktadır.
Süryanilerin milattan önceki tarihleri, eski Mezopotamya’da yaşayan uluslarınki ile paraleldir. Süryani halkının kökleri de Mezopotamya’nın en eski tarihsel dönemine kadar inip orada kaybolmaktadır.
Yukarı Mezopotamya’nın yazılı tarih evresi yalnız Aramiler ile başlar. I.O. 3000’lerde Sümer’in kuzeyinde yer alan Asurlular ve Akkadlar, Fırat’ın orta kesiminde, çok sayıda bağımsız site devletleri kurmuşlardır. Buradaki halk, Sümerlere benzemeyen bir kabileden (tribulan) oluşuyordu. Bu kabile, bir Sami dili (Asurca ve Akadca) konuşuyordu ve Mezopotamya’nın batısında bulunan ovalarda yasayan Tribulerle akrabaydılar. Yani Asurlular, Hititler ve Akkad’ın Samileri batıdan gelmişlerdi.
Dinlerin ve dillerin birleşme noktası,”Gelen ağlar giden ağlar” sloganı ile adeta özdeşleşen Midyat, Güneydoğu Anadolu Bölgesinin en gelişmiş ilçelerinden biridir. 1990’lı yıllardan itibaren okur-yazarlık oranında büyük bir ilerleme yaşanmıştır. Geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. 2000’li yıllardan itibaren ilçede çekilen dizi film ve sinema yapımları sayesinde unutulmakta olan Telkari (Gümüş İşleme) sanatı tekrar canlandırılarak endüstri haline getirilmeye çalışılmaktadır. Kendine özgü mimarisi olan ve adını ilçesinden alan “Midyat Evleri”ni süsleyen Taş İşleme Sanatı (Katori) da ayrı bir önem taşımaktadır.